Beyaz Zambaklar Ülkesinde - Grigoriy Petrov
Vebayı okuduktan sonra bu kitabı okuyayım dedim kitabın ön sözü 60 sayfa olması dışında pek bi sıkıntı yok ya da benim elimdeki baskıdan dolayı baskı numarası yazmıyor gerçi ( Koridor Yayıncılık, İstanbul,2019) kitabın konusu internette var zaten ben sadece hoşuma giden yerleri paylaşacağım.
"...Milli servetin, halk vicdanı ve millet aklının kurucusu olabilmek için çaba gösterin. Hayatta istediğiniz mesleğe seçebilirsiniz; örneğin profesör, doktor, işçi, bilim insanı, tüccar, subay, din adamı, memur, köylü veya bakan olabilirsiniz, bu sizin yeteneklerinizle ve şartların uygun olup olmamasıyla ilgili bir durumdur.Fakat şunu hiçbir zaman unutmayın; Vücudunuz, aklınız ve ruhunuz sahip olduğu bütün gücü vatanınıza ve halkınıza adamalısınız."
"Ülkelerin güçlü veya zayıf, halkların gelişmiş veya geri kalmış olmasının altında yatan tek neden yöneticinin adil veya yetersiz olması değildir. Yönetici nasıl biri olursa olsun - iyi veya kötü , kahraman veya zalim- her zaman kendi halkının canından bir candır,onun bir parçası,ruhunun yansımasıdır. Halk nasılsa, onu yönetenler de öyledir Bu yüzden de her halkın hak ettiği iktidarlara ve yöneticilere sahip olduğu eskiden beri söylenegelmektedir."
"Her halkın içinden hem büyük şahsiyetler hem de aşağılık insanlar çıkabilmektedir. Bunlardan hangisinin iktidara geleceğini belirleyen temel etken halk kitlelerine hakim olan ruh halidir. Halkın sahip olduğu değerler nelerdir ? Zekası, iradesi ve vicdanını gelişmekte midir yoksa zehirli otlar sarmış gibi, çürüyerek yok mu olmaktadır? Veya zavallı, utan. verici bir mevcudiyet için mi sarf edilmektedir? "
"Bizim kısmetimize bataklıklar ve taşlar çıktı, fakat biz onları işledik ve uygar bir ülke kurduk"
"Aydın olmak gösterişli bir kıyafet gitmek yahut kolalı bir yaka ve modaya göre şapkayla dolaşmak değildir. Aydınlar halkın beynidir. Halk bizi eğitimimiz bitirdikten sonra iyi maaşlı işe girerek,akşamları lokantalarda oturmak veya sözde 'okuma salonlarında' kağıt veya domino oynamak için yetiştirmedi. Bu hayatı yaşayanlar aydın değil, aydın süprüntüleridir. Aydın olarak sizlerin vazifesi halkın zekasını, vicdanını, irade ve enerjisini uyandırmak ve harekete geçirmektedir.
"Size halkın ağır ve tehlikeli bir manevi hastalığa yakalandığını söylüyorum. Din - insanların diğer insanlarla, dünyayla ve tarladaki ürünlerle bağlantıda olduğu duygusudur. Böyle bir bağlantı yoksa, devlet,toplum, aile ve hatta insanlık kendisi bile hayatta kalamaz. Bu - devletin mevcudiyetine karşı bir tehdittir. Kitlelerin dine karşı ilgisizliği halk için çok tehlikeli bir hastalığa dönüşebilir. Ciddiyetten uzak gençlik ve akıl fakiri liberal düşünürler, dinsizliğin özgür düşüncesinin yansıması olduğunu söylemekle büyük bir hata yapıyorlar.Dinsizlik-manevi fakirlik ve hastalıklı ruh halinin belirtisidir. Dinsizlik - halkın sahip olduğu bütün kutsal değerlerin ölmesidir. Bunun sonucu olarak, insanlar hayvani duygularının esiri olur, maneviyatsızlık, ahlaksızlık, kaba, egoizm, hırsızlık ve had safhaya varan duygusal çöküntü başlar . "
"Ülke nüfusunun büyük bölümünün cahil ve kaba olduğunu görmek ve buna tahammül etmek utanç verici bir durum. Kendisi eğitimli olan ve kültür güneşinin ışığıyla aydınlanan herkes bu durumdan sorumludur. Devlet üst katlarında geniş pencereli ve yüksek tavanlı büyük, ışıklı odaların, alt bölümlerinde ise penceresiz, kasvetli, dar ve nemli bodrum katlarının yer aldığı bir kule değildir."
"Başarısız olduğunuzda veya önünüze engeller çıktığında 'Biz denedik,başlattık, mücadele ettik, ama destekleyen olmadı. Her adımımızı attığımızda engellerle karşılaştık, düşmanlık gördük" şeklinde konuşmayın. Hiçbir zaman böyle konuşmayın. Karanlığın kötü ruhu söndürüyorsa, siz tekrar yakın. Işık bir kere sönerse, siz iki kere yakın,üçüncü, beşinci, yedinci, yüzüncü, bininci kez yakmaya devam edin "
Yorumlar
Yorum Gönder